Çocuğunuza iyi bir rehber olun

‘’ Hayata pozitif bakış açımız, bebeğimizin yaşamına olumlu başlaması ve sağlam bir kişilik geliştirmesi için ilk ve en önemli koşuldur. Tabii bunun dışında daha birçok faktör kişiliğin temel yapı taşlarını oluşturur. Çocuğumuzun kişilik özelliklerinin aslında o daha dünyaya gelmeden şekillenmeye başladığını söyleyen Uzman Psikolog Özlem Özden Tunca, anne-babalara bu konuda önemli ipuçları verdi.’’

 Hepimiz çocuklarımızı farklı düşüncelerle dünyaya getiririz. Düşünce sürecimiz daha bebeğimiz vücudumuzda oluşmadan önce işlemeye başlar ve bu süreç bizi ebeveyn olarak tüm yaşantımız boyunca etkiler. Bu süreci anne-baba olmaya isteyerek karar verip vermememiz, yakın çevremizin bu olaya bakış açısı, eşimizle ilişkimizin niteliği, yaşadığımız kültürün getirdiği kalıp düşünceler, kendi çocukluğumuz, yaşımız, kişilik özelliklerimiz ve hatta yaşadığımız ülkenin ideolojik yapısı etkiler. Hepsi ve daha fazlası çocuğun kişiliğinin en temel yapı taşlarını oluşturmaya başlayan özelliklerdir.

 Çocuğumuzun nasıl bir birey olacağı, yani kişilik özellikleri o daha dünyaya gelmeden şekillenmeye başlar. ‘’Anne kendini nasıl hissediyor, dışarıda yüksek sesli tartışmalar oluyor mu, baba anneye ne kadar şefkatli davranıyor, anne ve baba yakınlarıyla bebek hakkında ne konuşuyor, annenin duygusal ve sosyal yaşantısı ne kadar doyurucu?’’

                                                                               

 

KİŞİLİK GELİŞİMİ 0-6 YAŞ ARASINDA OLUŞUYOR

 İnsanlar hayata, kendi soylarından miras bazı özelliklerle gelirler. Ancak asıl belirleyici olan bu genetik mirasın üzerine sonradan eklenenlerdir. Tüm hayatımız boyunca taşıyacağımız kişilik özelliklerimizin yüzde 70’lere varan bir oranda 0-6 yaş döneminde oluştuğu artık araştırmalarda da doğrulanmış bir gerçek. Geri kalan ve sonradan gelişen özelliklerimiz, 0-6 yaşta atılan temellerin üzerinde şekillenen özelliklerdir. Yetişkin bir birey olarak bizi biz yapan temel özelliklerimiz aslında çok küçük yaşlarımızda büyük ölçüde belirlenmiştir. İlk çocukluktan sonraki yaşantımızda olumsuz anlamda çok büyük sürprizler olmadıysa kişiliğimiz bu temeller üzerine inşa olur.

 

HER ŞEYİN BAŞI SEVGİ

Gelişimin tüm yüzlerinin en hızlı olduğu okul öncesi dönemde çocuğumuz için yarattığımız güven ortamı, onunla olumlu iletişimimiz ve koşulsuz sevgimiz çok önemlidir. Çocuklarımızın öncelikle 0-2 yaş döneminde tüm ihtiyaçlarını hemen ve en uygun şekilde karşılamamızla oluşur temel güven duygusu. Bebeğimiz ağladığında onu hemen kucağa almanın, çocukta şımarmaya yol açtığını söyleyen aile büyüklerinin sözlerine uyup, bebek susana kadar ağlaması için yatağında tek başına bırakıyorsak bebek hayatında ilk önce en yakınlarına güvenmemeyi öğrenecektir.

 

Altını kirlettiğinde, acıktığında, hastalandığında ihtiyacını anlamayan ve zamanında bu ihtiyacını gidermeyen bir ebeveyni varsa güvensizliği pekişecektir. Ya da bu ihtiyaçları giderilirken, olumsuz bir yüz ifadesi, olumsuz bir ses tonu ve çocuğu sert bir şekilde kavrayış çocuğun öfkeli, sabırsız ve kontrolsüz bir kişilik geliştirmesine zemin hazırlayacaktır.

                                      

 

ÇOCUĞA OLUMSUZ YAKIŞTIRMALARDA BULUNMAYIN

2 yaşına doğru artık çocuğun sosyalleşme ve buna paralel olarak kendini ayrı bir Biray olarak ortaya koyma çabası ortaya çıkar. Bu çabayla birlikte çocukta bazı olumsuz davranışlar görülmeye başlar. İnatlaşmalar, tutturmalar, fiziksel zarar vermeler, sebepsiz yere ağlamalar ve tutarsız davranışlar, ebeveynin çocuğa bu davranışlarını düzeltmeye çalışmasına sebep olur.

Çocuğa karşı kullanılan tüm olumsuz sıfatlar ve tanımlamalar, zamanla çocuğun bu olumsuz tanımlamalara uygun davranmasına ve dolayısıyla buna paralel bir kişilik geliştirmesine neden olur. Daha da kötüsü çocuk, kendine atfedilen bu yakıştırmaları ne kadar çok duyarsa duyduklarına uygun davranma sıklığı da o kadar artar. Bir çocuk çevresinden sürekli, ‘’Babası gibi inatçı’’, ‘’Dayısı gibi kavgacı’’, ‘’Kardeşinden daha huysuz’’ gibi kendisiyle ilgili söylenen sözleri çok sık duyuyorsa işte o zaman genetik özellikleri sanki kişilik özelliklerini belirliyor diye düşünürüz. Oysa bu sözlerimiz çocuğu gerçekten o kişiler gibi yapar. Örneğin ‘’Peyniri hiç sevmez’’, ‘’Bir yemeği iki saatte bitiremez’’, ‘’ Yemek saatleri bizim için eziyet olur’’ gibi sözleri duyuyorsa muhtemelen çocuk, yemekle sorunu olan bir birey özelliği taşıyacaktır.

 Aynı sıklıkta bir çocuk, çevresinden kendisiyle ilgili olumlu tanımlamalara maruz kalıyorsa da olumlu kişilik özellikleri geliştirecektir. Özellikle okul öncesi dönemde gelişim döneminin gereği olarak çocuk olumsuz davranışlar gösterdiğinde ebeveynin asıl tutumu, olumsuzlukları mümkün olduğu kadar görmezlikten gelip olumlu en küçük davranışa hemen ilgi göstermek olmalıdır.

 Çocuk, olumlu davranışlar sergilediğinde daha çok ilgi görüyorsa olumlu davranışlarını artırmaya başlayacaktır. Çocuğumuza olumsuz tutum ve davranışlarından dolayı tepki gösterirken ‘’Hayır’’ı çok ekonomik kullanmalıyız. Çocuk gerçekten çok önemli ve hayati konularda ancak ebeveyninin tepki gösterdiğini görürse buradaki tutumun ciddiyetine daha çok inanacak ve kendini daha fazla güvende hissedecektir. Ebeveyn olarak çocuğu çok da şımartmadan ama şımaracak diye de gereksiz sınırlamaya kalkışmadan yetiştirmeliyiz ki kendini toplum içinde rahat ifade edebilsin.

Yeni Anne Dergisi

Mayıs 2011

766 kez okundu